Geçtiğimiz günlerde İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, Türkiye’nin finansal piyasalarında büyük dalgalanmalara yol açtı.
Hisse senedi endeksleri, ülkenin ekonomik merkezinde büyük düşüşler yaşarken, Türkiye Sermaye Piyasası Kurulu, volatiliteyi sakinleştirmek için acil önlemler aldı.
Siyasi karışıklığın etkisi netleşiyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) gelen verilere göre, yabancı yatırımcılar 14-21 Mart arasında Türkiye borsasından 7 milyar dolar çekti ve bono piyasasında da ciddi bir çıkış yaşandı.
Yüksek Enflasyon ve Orta Sınıfın Zayıflaması
Türkiye’nin en acil ekonomik sorunu, yüksek enflasyonun etkisiyle artan yaşam maliyeti krizidir. Geleneksel orta sınıf, yüksek enflasyon nedeniyle birikimlerini kaybetmekte ve harcanabilir gelirleri sıkışmaktadır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mayıs 2023’teki başkanlık ve parlamento seçimlerinde üçüncü dönemini kazanmasının ardından, ülke fiyat artışlarıyla mücadele etmeye devam ediyor.
2023 yılı başında enflasyon %38 civarındayken, Şubat ayında %39 seviyelerinde kalmıştı. Merkez Bankası, yılsonu enflasyonunun %24’e düşmesini bekliyor, ancak analistler bu tahminin gerçekçi olmadığını belirtiyor.
Politik ve Ekonomik İstikrarsızlık
2023’ten bu yana enflasyonun düşmemesi, Türkiye’nin üretim ve imalat sektörünü de zor durumda bırakmış ve banka kredilerine erişim kısıtlanmıştır. Yüksek faiz oranları ve sürekli artan fiyatlar, iş dünyasında iflasların yaşanmasına yol açmıştır.
Son yıllarda Türkiye, sürekli siyasi krizlerle büyük piyasa dalgalanmaları yaşadı. 2015’te iktidar partisinin parlamentoda çoğunluğu kaybetmesi ve 2019’da İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesi gibi olaylar, siyasi istikrarsızlığın arttığını gösteriyor.
Türkiye’nin Ekonomik Geleceği ve Yabancı Yatırımcılar
Türkiye’nin ekonomik geleceğini şekillendirecek faktörlerden biri, yabancı yatırımcıların ilgisiyle doğrudan ilişkili olacak. Türkiye’nin ekonomik programı, kısa vadeli portföy yatırımlarına çok bağlı kalırken, uzun vadeli sürdürülebilir yatırım (FDI) ve ekonomik özkaynak oluşturma konusunda atılacak adımlar daha büyük önem taşıyor.
Kısa vadeli yatırım bağımlılığı, Türkiye’yi uzun vadede finansal risklere karşı savunmasız bırakıyor. Türkiye’nin imalat sanayi, hammadde ithalatına dayalı olarak faaliyet gösteriyor ve bunun sürdürülebilirliği, yeterli döviz rezervlerinin korunmasına bağlı.
Türkiye’nin iç siyasi gerilimleri, küresel ekonomik ilişkilerini zayıflatmakta, yatırımcı güvenini erozyona uğratmakta ve finansal piyasalarda istikrarsızlık yaratmaktadır.
Sonuç Olarak
Türkiye’nin ekonomik politikaları, uzun vadeli temellere dayalı olmaktan çok, kısa vadeli siyasi önceliklere odaklanmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin ekonomik kırılganlığını artırmakta ve ülke istikrarını tehdit etmektedir. Siyasi huzursuzluk devam ederse, Türkiye’nin ekonomik krizle daha derin bir mücadeleye girmesi beklenebilir.